21 Ekim 2010 Perşembe

Nokia'nın dünü, bugünü ve yarını

 
Bu yazıda hakkında her kafadan ayrı bir ses çıkan (hatta bazılarının şimdiden"öldü" diyerek cenaze namazını kılmaya hazırlandıkları) Nokia'nın bugünkü haline gelmesini sağlayan geçmişini ve bu geçmişe istinaden bundan sonrasındaki planlarını inceleyeceğim.

Eski ve mevcut çalışanlarla yapılan söyleşi ve röportajlara göre Nokia'yı bugünlerine taşıyan değişim 1992-2006 yılları arasında CEO'luk yapmış Jorma Ollila'nın 2000'li yılların başında aldığı kararlarla başladı ve daha sonra Jorma Ollila'nın yerine 2005 yılında Olli-Pekka Kallasvuo'yu önermesi ve 2006 yılında CEO seçilmesini sağlaması ile daha kötü bir hale geldi. Daha önce kendisi için hiçbir özel karşılama/düzenleme istemediğinden habersiz bir şekilde fabrikaya gelip çalışanları ziyaret eden ve onlardan kendisine yalnızca ismi ile hitap etmelerini isteyen Jorma Ollila'nın yerine gelen Olli-Pekka Kallasvuo'nun kendi dönemi içinde güvensiz davranarak çalışanları sıkı sıkıya takip edip sürekli üstlerine izleten hali, çalışanlar arasında motivasyon düşüklüğüne ve gerginliğe sebep oldu.

Şirketin bir sorunu daha vardı, aşırı büyüme. Daha öncesinde az sayıda ürün üzerine odaklanmış proje takımları, 2000'li yılların başında alınan "yıl içerisinde duyurulan ürün sayısının yaklaşık on misline çıkması" kararı gereğince bileşen atölyeleri haline getirildi. Böylece üretim her şeyiyle bir bütün olarak tasarlanan ve üretilen sayılı telefonlardan, "X model telefonda kamera kullanılacak, kamera atölyesinden gerekli bileşenleri temin edin" şeklindeki toplama PC mantığına dönüştü. Bu, ürün yelpazesini genişletirken en etkili çalışma yolu iken ürünlerin doğrudan kendileri için tasarlanmamış bileşenlerden oluşmasıyla bileşik performansını düşüren ve cihazların birbirlerine epey benzeyerek kendilerine has karakterlerini yitirmelerini sağlayan bir etken oldu.

Buna ek olarak, Jorma Ollila'nın emriyle 2003'ün son aylarında şirket üçe bölündü: Telefonlar, çoklu ortam ve işletme birimleri kuruldu. Telefonlar birimi "geniş tüketici kitlelerine hitap edecek temel cihazlar"dan sorumluyken, çoklu ortam birimine "resim, müzik, oyunlar ve diğer ilgi çekici özellikler ile çoklu ortamı müşterilere sunmak" görevi atandı, işletme biriminin görevi ise "ticari kullanıcılar için kusursuz iletişim cihazları üretmek"ti. Temelde mantıklı görünen bu yaklaşım, her birimi aynı pazar için aynı miktardaki kaynaklarla birbiri ile yarışmasına zorlarken, işlevsel olarak birbirinden pek farkı olmayan birçok ürün üretilmesini engelleyecek öngörüye sahip lider eksikliği nedeniyle Nokia'nın zararına oldu.

Lider eksikliği demişken belirtelim, Nokia'nın temel sorunlarından biri de yaklaşık 300 tane kıdemli ve normal başkan yardımcısına sahip olmasıydı. Evet, yanlış duymadınız, tam 300 tane. Aslında işlerinde gayet başarılı olan ve bugün farkında olmadan kullandığımız birçok teknolojiyi keşfedip ortaya çıkaran Nokia mühendisleri, ürünlerin gelişimleri için kritik öneme sahip fikirlerine ve çözümlerine dair onayları kimin neye evet neye hayır diyeceğinin belli olmadığı, finanstan iyi anlayıp ürünlerden pek anlamayan bu müdür bulutundan geçirip ürünlere yansıtamadı. Böylesine ağır bir bürokrasinin sonucu olarak ürünlerin gelişimi durma noktasına geldi ve Nokia ilerleyemediği için hep kendini tekrar eden ürünler çıkartan bir şirket konumuna düştü.

Böylece ilk uygulama mağazasını 2003 yılında açan, ilk dokunmatik geniş ekranlı telefonu olan 7710'u 2004 yılında piyasaya süren Nokia, attığı adımların gerisini gereğince yerine getiremediği için 2007 yılında piyasaya çıkan ve Nokia'nın açtığı yolda epey ilerleyen Apple'ın iPhone isimli ürünü karşısında yenik düştü. İnsanlar Nokia'dan alışık oldukları karmaşık yapıdaki donanım odaklı cihazlardan kaçıp kullanımı kolay ve yazılım odaklı olan iPhone'a yönelmeye başladıklarında Nokia bir şeyler yapmak için geç kalmıştı, bir de donanım odaklı yönetimin bunu görememesi ve iPhone'un donanımsal zayıflıklarından dolayı başarılı olamayacağını düşünmesi Nokia'yı iyice geciktirdi.

Bu gecikme 2008 yılında Nokia'yı mali açıdan vurmaya başladığında, yönetim yazılıma gereken önemi vermesi gerektiğini acı yolla anladı ve kendilerine yeni bir yol çizdi: Nokia artık yazılım ve hizmet odaklı bir donanım şirketi olacaktı. Bunun için ilk adım olarak Symbian'ın ellerinde olmayan hisselerini diğer ortaklardan (Ericsson, Sony Ericsson, Matsushita/Panasonic ve Samsung) satın alarak kontrolü tamamen kendi elline aldı ve bir çok ortakla birlikte (Sony Ericsson, NTT DoCoMo, Texas Instruments, Vodafone, Samsung, ST Ericsson ve AT&T) Symbian vakfını kurup Symbian'ın kontrolünü bu vakfa devretti. Ayrıca tüm dünyada yaygın olarak kullanılan ve avantajları saymakla bitmeyecek Qt yazılım geliştirme iskeletini geliştiren Trolltech isimli yazılım şirketi satın alındı ve kaynak kodu halka açılacağı için baştan yazılıp temizlenecek ve geliştirilecek olan yeni Symbian'ın yazılım stratejisi Qt üzerine kuruldu. Bir yandan da artık iyice çevrimiçi dünyaya bağımlı hale gelen telefonlarda ihtiyaç duyulan servis ağını Ovi markası altında örmeye başladı.

Şimdi 2010 yılındayız ve Nokia'nın 2 yıl önce atmaya başladığı bu adımların artık meyve vermeye başlamak üzere olduğunu görüyoruz. Symbian kaynak kodu halka açıldı, işletim sistemine ait kodlar temizlenerek baştan yazıldı, S60 arayüzü ise epey elden geçirilerek işletim sistemindeki gelişmelere ayak uydurması sağlandı. Yeni nesil Symbian^3 taşıyan cihazlardan ilki olan N8 içerisinde Qt 4.6 yüklü olarak piyasaya sürüldü ve Ovi servisleri artık daha kullanıcı dostu, daha kullanılabilir bir hale ulaştı, olgunlaşmaya başladı. Bir yandan da 7710 üzerinde kullanılan S90 arayüzünün Symbian çekirdeği yerine Linux çekirdeği üzerinde devam ettirilen hali olan Maemo, mobil cihazlar arenasına girmeye gecikmiş ve fazlasıyla istekli olan bir diğer dev olan Intel'in kendi Linux temelli işletim sistemi Moblin ile birleştirilip Linux vakfının sponsorluğu altında MeeGo adı ile piyasaya sürüldü.

Ayrıca yukarıda anlattığım hataları icra eden Olli-Pekka Kallasvuo gönderilerek, yerine Microsoft kökenli olduğundan oldukça yazılım odaklı olan Stephen Elop getirildi, Jorma Ollila ise önümüzdeki sene yönetim kurulundan ayrılacak. Anssi Vanjoki 2006'da CEO seçilmemesinin ardından ikinci kez CEO seçilmediği ve bu nedenle Stephen Elop'la anlaşamayacağı için 5 ay kadar sonra görevini bırakacak. Mobil bilgisayarlar departman şefi Ari Jaaksi ise Palm'dan Peter Skillman ile değiş tokuş edildi. Daha önce S60 birimini yönetmiş ve şimdi Symbian Vakfı'nın başkanı olan Lee Williams ise büyük ihtimalle Stephen Elop'un zorlaması (bkz: önemli güncelleme) ile görevini bıraktı. Bugün (21.10.2010) itibarı ile 1800 kadar çalışanın ise işten atılacağı duyruldu. Yani anlayacağınız Nokia'yı bugünlerine taşıyan kadrosu nerdeyse tamamen değiştirildi ve değiştirilecek.

Peki, önümüzdeki zaman diliminde ne olacak? S40 ve S60 arayüzlerine sahip Nokia cihazları kullanmış olan okuyucularım bilirler, cihazlar bazı özellikler dışında birbirine oldukça benzerdir, hatta deneyimsiz bir kullanıcının yazılımsal olarak tamamen farklı yapıdaki iki cihazın yazılımlarını birbirinden ayırt etmesi zordur. Nokia'nın 2011 yılı ve sonrası için de planı da benzer şekildedir; artık S40'ın yerini alarak orta dilime yerleşecek olan Symbian ve Symbian'ın yerini alarak üst dilime yerleşecek MeeGo olan cihazların yazılımsal görünümleri (Symbian^4'ten itibaren her ikisinde de Qt Quick temelli bir arayüz kullanılacağı için, bkz: önemli güncelleme) aynı olacak fakat asıl yazılımsal farklar altlarında yatan farklı çekirdeklere sahip işletim sistemlerinin sunduklarından ileri gelecek. Birisi için geliştirilen bir uygulama diğerinde de çalışabilecek, böylece kullanıcının yapacağı tercih (diğerine kıyasla) uygun fiyatlı, zayıf donanımlı ve daha hafif Symbian işletim sistemli cihazlar ile yüksek fiyatlı, güçlü donanımlı ve daha ağır MeeGo işletim sistemli cihazlar arasında olacak ve kullanıcıların çoğu cihazların işletim sistemlerinin farklı olduğunu bilmeyecek, anlamayacak.

Ayrıca masa üstünden diz üstüne küçülen bilgisayarların diz üstünden de el üstüne küçüleceğini Nokia gibi açıkça görebilen Intel'in, mevcut PC pazarındaki hakim konumunu gelecekte el üstü bilgisayar satışları şimdiki diz üstü bilgisayar satışları gibi olduğu dönemde Intel'in bu pazarda uyumasından faydalanıp büyüdükçe büyüyen ARM'a kaptırmaya pek niyeti olmadığından MeeGo işletim sistemli Intel işlemcili mobil cihazların sayısı Intel ve Nokia'nın zorlaması ile (şimdiki Android temelli cihaz patlamasına benzer şekilde) aşırı miktarda artacak ve Qt bu büyümenin lokomotifi olacak.

Yazımı buraya kadar okuduğunuz için içtenlikle teşekkür ederim. Yazıyı oldukça geç bir saatte yazdığım için (GeceBekcisi olmak böyle birşey) yanlışlar/eksikler olabilir, şimdiden özür dilerim. Yazımın ardına sizlerden gelecek yorum ve tartışmalarla içeriği geliştirip genişletebilirim, ayrıca talep gelirse faydalandığım kaynakları da ekleyebilirim.


Önemli Güncelleme:

Nokia bugün yaptığı bir basın duyurusu ile gelecek planları hakkında çok önemli yeni bilgiler verdi. Bunlardan ilki Symbian için sürüm politikasından vazgeçilerek, yeniliklerin zaman zaman yayınlanacak güncellemeler ile mevcut Symbian^3 kod yapısına adım adım eklenmesi şeklindeydi. Peki bu biz kullanıcılar için ne anlama geliyor?

Bugün alacağınız Symbian^3 taşıyan bir cihaz (donanımı yettiği sürece) güncelliğini yitirmeyecek ve normalde bir sonraki Symbian sürümü için planlanan tüm yeniliklere, çıkartılacak ufak güncelleme paketlerini kurarak sahip olabileceksiniz demek (ki ilk örneğinin Qt 4.7 temelli tarayıcı paketi olacağı epeydir biliniyor).

Evet, yanlış duymadınız, bundan sonra Symbian işletim sistemli cihazlar (iOS temelli cihazlar gibi) her daim en son cihazlarla aynı yazılımsal özellikleri taşıyabilecek. Bu kelimenin tam anlamıyla mükemmel bir gelişme!

Diğer önemli gelişme ise MeeGo Touch framework'ü ile uyumsuz olan Symbian Orbit widget toolkit'inin bırakılarak arayüzün her iki işletim sisteminde de Qt Quick / QML ile tasarlanacak olmasıydı. Bu daha çok uygulama geliştiricilerini ilgilendiriyor gibi gözükse de, Symbian^3 cihazların Symbian^4 için tasarlanan yeni arayüze sahip olabilip (bu esnada AVKON desteği düşürülmeyeceği için) bir yandan da eski S60v5 uygulamalarının yeni arayüzde de çalışabileceği (yani geriye uyumluluğun uzun bir süre kaybedilmeyeceği) anlamına geliyor.

Ayrıca MeeGo ile Symbian arasındaki uyumsuzluk tamamen ortadan kaldırılacağı için "tek kod - çift işletim sistemi" mantığı çok daha iyi oturacak, bu da her iki işletim sistemi için mevcut uygulama sayısının oldukça artması anlamına geliyor.

Ve son olarak, uzun süredir üzerinde çalışılan Orbit projesinin rafa kaldırılmasına istinaden QML temelli yeni arayüzün yazılması için bir süre daha geçeceği ve Symbian^4 ile MeeGo Handset UI olarak bildiğimiz projelerin piyasaya çıkışının geciktiği anlamına geliyor (bunu bugün Stephen Elop MeeGo için doğrulamış durumda, bkz: http://www.engadget.com/2010/10/21/s...-a-2011-event/).


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder